CHP Gen BşkKılıçdaroğlu, faturalarını ödeyemediği için elektrikleri kesilenlere dikkat çekmek için, elektrik faturasını ödemedi ve elektriği kesildi, karanlıkta kaldı. Nazım Hikmet ‘Ben yanmasam, Sen yanmasan, Biz yanmasak, Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa’ derken Kılıçdaroğlu ‘Sen karanlıkta kalmasan, ben kalmasam, biz kalmasak, nasıl aydınlanacak karanlıklar?’ dedi bu eylemiyle.
MHP Gen Bşk Bahçeli’ni de sık sık söylediği gibi; Elektrik kamulaştırılarak, bu soygun düzeni bitirilirse dar gelirliler elektriği bedava, orta ve üst gelir gruplar bugünkü fiyatını yarısına hatta üçte birine (1/3) kullanabilecekler. İşte o zaman kimse faturasını ödememezlik yapmayacak.
Özel günlerde sadece o günün konusuna odaklanıldığı gibi Türkiye elektriğe odaklanırsa Türkiye aydınlığa kavuşur. Çünkü çok büyük, her şeyi yutup, yok eden bir güç gibi görünen karanlığın gücü yoktur. Güç aydınlıktadır. Aydınlık artarsa, karanlık azalır ve yok olur. Esas olan aydınlıktır, aydınlık karanlığa bağlı değildir, karanlık aydınlığa bağlıdır. Hak gelince batılın zayi olması gibi aydınlık gelirse karanlık gider.
Tartışmalı zamların geri çekilmesi amacıyla yaptığı eylemden dolayı Kılıçdaroğlu’nunaktivistlik veya anarşistlikle suçlanmasının sebebi; buz dağının görünmeyen yüzüne dikkat çekmesidir. Siyasi parti genel başkanlarının aktivist gibi davranması toplum için bir sorun değil; kendileri için bağlayıcıdır. Yarın iktidar olduğunda faturasını ödemeyenlerin elektriğini kesemeyecektir. Daha açık bir ifadeyle topluma; seçmene açık bir çek vermektir.
Her muhalefet partisi iktidarın yanlış yaptığını düşündüğü her konuda Kılıçdaroğlu’nun yaptığı gibi açık, seçik bir şekilde taahhütte bulunmalı ve taahhütlerini nasıl gerçekleştireceğini, IQ’sü tek rakamlıların da anlayabileceği şekilde anlatmalıdır. Elektrik faturası deyip geçmeyin! Pazar, manav faturasıyla karıştırmayın, hayat elektrikle başlar, elektrikle biter.
CHP Eski Gen Bşk Deniz Baykal, 2002 Kasım seçimlerinden sonra, Erdoğan ve Ak Parti’nin Türkiye’yi yönetemeyeceğini ve bir sonraki seçimde (2007) çalışmadan CHP’nin iktidar olacağını ileri sürerek, zamanın Ak Parti Gen Bşk Erdoğan’ın siyasi yasağının kaldırılması için, Anayasa’nın değiştirilmesini destekledi, Erdoğan’ın hüküm giydiği ‘Terörle mücadele kanunu’ iptal edildi ve Erdoğan’ın, siyaset yapabilmesi, milletvekili seçilmesi, başbakan olmasının önü açıldı.
Baykal, haklı çıktı; yüzde 34.4 oyla seçilen Ak Parti’nin oy oranını Erdoğan, 2007 seçimlerine birkaç ay kala ‘Oy oranımız düştü, yüzde 26, ancak nasıl yükselteceğimizi biliyoruz’ dediği zaman oy oranı yüzde 26 değil; 23’tü. Baykal’ın dediği şekilde Ak Parti geldiği gibi gidiyordu. Oylar düştü, ancak muhalefete gitmeden ‘u’ dönüşü yaparak geri döndü. Baykal ve diğer muhalefet düşen oyları alma becerisini gösteremedi, geri dönüşünü seyretti.
O seçim zamanı sadece Samsun’da değil; Türkiye’de tüm billboardlarda ‘Elektrik faturaları’ vardı. Biri 2002’de diğeri de 2007’de kesilen iki fatura da aynıydı. ‘Elektriğe 5 yılda zam yapmadık’ deniyordu ve doğruydu. Elektrik dışında her şey zamlanmıştı, ama elektrik zamlanmamıştı. Çünkü zamanın Maliye Bakanı Kemal Unakıtan Türkiye Elektrik Kurumunu henüz ‘babalar gibi’ satmamış, elektrik devlet tarafından üretiliyor, pazarlanıyor ve dağıtılıyordu.
Tabii ki seçim sadece iki faturayla kazanılmaz; billboardlardaki elektrik faturalarının yanında ‘Müslüman Cumhurbaşkanı kampanyası ve ‘27 Nisan E Muhtırası’ da önemli rol oynadı ve Erdoğan bir ay içinde oy oranını yüzde 23’ten 46’ya; iki katına çıkardı.
Kılıçdaroğlu’nun eylemi tamamlanmamıştır, yukarda da belirttiğim gibi IQ’sünün kaç rakamlı olduğuna bakılmaksızın herkese devletin elektriği ürettiğini, kurduğu, bakımını yaptığı ulusal enerji ağıyla dağıttığını, Resmi Gazete’ye göre elektrik, aracı kuruluşlara kilovat saati (kwh) 34.86 kr’tan satılırken, aracı firmalar aylık kullanıma göre 2,5 kattan 5 kata kadar daha pahalı satıyor.
Barajlar, dağıtım ağları, üretilen enerji halkın parayı kazanan aracı firmalar. Samsun ve civar illerin elektrik dağıtım ve pazarlaması 10 yıldan beri Çalık YEDAŞ/YEPAŞ tarafından yapılıyor. Devletin Şirketi alacaklarıyla beraber 40 milyon dolar da yatırım yapılarak Çalık YEDAŞ’a 441 milyon Amerikan dolarına satıldı, satışın 5. Yılında para fazlasıyla YEDAŞ’ın kasasına girdi. Devletin alacakları, tahsil edilerek devlete verilmesi gerekirken ya tahsil edilmedi ya da edildi devlete verilmedi.
Mülk TEDAŞ’ın, gelir şirketlerin: İşletme hakkı devir sözleşmesi ile devredilen tesisleri, reklam ve ilan geliri elde etme amacıyla kullanan dağıtım şirketleri mülk sahibi TEDAŞ’a bu gelirlerden herhangi bir pay ödemiyor. 2014-2019 yılları arasında reklam gelirleri ve baz istasyonu kira gelirleri karşılığı 201 milyon 691 bin lira elde eden şirketler, yüzde 50 pay karşılığı olarak 100 milyon 500 bin TL’yi TEDAŞ’a aktarmadı. Alacaklarını alamayan TEDAŞ 2020’de 350 milyon tl zarar etti, 2021’i zararı belli değil.